Sesin kulağıma ulaşırken, üstelik kokun da üzerime sinmişken, beni sana kavuşturan o çaya şükrettim. Katlettiğim günlerin düştü aklıma sonra, kendimi gömmek istedim maviye zor tuttu bileklerimden ellerim. Dur dedi içimden birisi, dur, inşa etmek varken, yıkma yeniden. yeniden uğraş, yeniden çabala, yeniden iste. Belki kenarlarında çiçekler ekili caddelerde yeniden el ele yürürsünüz dedi. belki sabahın köründe çalışan emekçilere, çöpçülere, işçilere, memurlara, hamallara, ayakkabı boyacılarına beraber önlerinden geçerken günaydın! kolay gelsin! Dersiniz dedi. Belki, yeniden sevdirirsiniz bu şehri birbirinize, ikna edersiniz bu şehirde kalmaya gözlerinizi dedi. Belki, belki işte, bir olursunuz, aynadaki yalnızlıklarınızı birbirinize açıklarsınız dedi. Ona aynada baktığında aynada olamayışını anlatırsın dedi. Ona, o yokken, onu nasıl yeşil tuttuğunu, nasıl şarkılar yazdığını, nasıl gözlerinden denizi döktüğünü, nasıl, nasıl uzaklara bakarken onunla yürüdüğü yollarda keskin bir susuşa büründüğünü ve hiçbir zaman yanındakilere bu durumu açıklayamadığını anlatırsın dedi. Dedi ki, sen iste can dedi, kendini biliyorsun, sen bildiğine insanları inandırırsın dedi. İnandım kendime, ey, can. İnandım ve seni kendime inandıracağıma, çayın üzerine yeminler ettim. Sana, nasıl âşık olduğumu ispatlayacağıma yeminler ettim.
Kelimeler, albayım. Hakikaten bazı anlamlara gelmiyor.
Evet, kelimeler, sizin onlara yüklemek istediğiniz anlamları taşıyamıyor bazen. sana en çok bunu anlatmaya çalıştım. Kelimeler dedim, taşıyamıyor insanları. ya biz ağır geliyoruz, ya da onlara haksızlık ediyoruz. Bilmiyorum, ya ben hakikaten kendi aklımdakileri ve unutmadıklarımı ve unutamadıklarımı ve çoğalttıklarımı ya da büyüttüklerimi sığdıracak kelimeler bulma konusunda hakikaten başarısızım, ya da ciddi manada kullandığımız dille alakalı ciddi sıkıntılarım var. mesela, ellerime elin değdiğinde, avucumda avucunu hissettiğimde veya ilk sarıldığımızda kokunu içime çektiğimde yaşadığım ve başımın dönmesine sebep olan ve gözlerimi kapattığımda Allah’a inancımı sorgulatan duyguya kısaca 'özlem' demek, bana hislere yapılan bir haksızlık olarak geliyor. O yoğunluğu bir kelimeye yüklemek haksızlık değil mi, hem duyguya hem de cümle neferine? Bu sebeple yeni arayışlara giriyorum sana olan duygularımı açabilmek için, bulduğumda haberin olamayacak diye üzülüyorum bir yandan da.
Ben çoğu şeyi anlamıyorum zaten, kelimeler bana gülerken.
Kelimeler bana ha ha! Diye gülerken, ben çoğu şeyi anlamıyorum hala. Ben mesela, hala, senin bana yeniden bir sabah gülen yüzünle gelebileceğini düşünüp mutlu olurken, yokluğunu benliğime anlatamıyorum inatla. Hayatında başka birisi olduğunu ve ona aşık olduğunu üzerine basa basa vurgulayarak söylediğini ve benimle bir daha asla eskisi gibi olamayacağımızı söylemiş olmana rağmen, ben hala, ufak bir çocuk gibi, hüzünle, özlemle, açlıkla, muhtaçlıkla, senin, bana, yeniden, gelip, ellerimi, ellerine, alıp, gözlerini, gözlerime, dikip, bana, yeniden, umut, dolu, cümlelerle, bakıp, hiç, bir, şey, demeden, karşımda, durup, öylece, durup, yeniden, bir, şiirin, devrik, cümleleri, gibi, olabileceğimizi; yeniden aynı yolda yürüyom yöne yolalı paynı senkronize adımları atıpaynı şeye bakıp aynı şeye gülüp aynı gülüşü paylaşıp sevgiyi neşeyi hüznü varlığı yokluğu yoksulluğu bolluğu hayatı her şeyi beraber planlayıp beraber yapabileceğimizi düşünecek kadar yoksulum. Yoksulluklarım da yoksunluklarımdan geliyor, söylüyorum, hep söylüyorum ve söylediklerimin içinde yaşıyor oluşum, adeta başarısız bir roman denemesinin içinden konuşuyor oluşum yüzünden, gerçekle yüzleşemiyorum.
Can, artık o, yok.
Yoksun biliyorum. Verdiğin son fotoğraftaki gülüşün kandırıyor beni.
Can, artık o, yok.
Yoksun biliyorum. Verdiğin son fotoğraftaki gülüşün kandırıyor beni.
Ben buradayım diyor bana ama sen yoksun.
Seni düşünürken sevdiğim Şiir
Reviewed by Arjinin Günlüğü
on
Ekim 04, 2020
Rating:
Hiç yorum yok:
Selam hoşgeldiniz sayfamıza