Ucunda ölūm olsa bile,
Yedi düvel, yedi cihan
üstüme gelse bile,
Hayatımın hiçbir evresinde,
Hiç kimseye yalvarmamıştım böyle..
İncelmemişti boynum bu kadar hiç.
Oysa şimdi gururumu ayaklar altına
alarak sana son defa yalvariyorum...
bey hude olduğunu bilsemde, bu gõk kubenin
altında illelebed kulaklarında
yankılanacak son haykırışımı yapıyorum:
"Gitme"!
Yada hiç olmasa kal biraz daha nolur!
Sana envai isimleriyle bezenmiş
kafilli şiirlerle methiyeler dizmek
sana olan doymazlığımın
yanında õyle fukara kaliyorki..
Helede bõyle içim yaniyorken,
Çok anlamsız kalıyor süslü cümleler.
Hani Nasıl desem, Kıfayetsiz
kalıyor cafcaflı kelimeler.
Biliyorum..
sana olan bu doymazlığım
benimle mezara kadar gidecek.
Birazcık vijdanın varsa,
seni sayiklamaktan Lal olan bu dilimi,
Ve kulaklarımı sağır eden
sesiz çığlığımı duy nolur!
Bir ömür boyu ahenksiz
kalp atışlarınına,
sonu gelmeyen yürek yangınlarına
mahküm etme! şõyle bir dön
ardına bir daha bak yüzüme!
Beni bõyle rüsva etme!
Bir damla suya hasret çöl'leşen
topraklar gibi hala hep susuzum sana..
Daha elini bile tutmadan sensiz
kalan benzi soluk tenimin vebali
boynundayken, ve gecenin bir
vakti sana her susadığımda ağzımı
dayayarak kana kana içtiğim
musluğun bille metal bıkkınlığının
hesabını yapmadan gidersen,
Hangi cehhenem ateşiyle bu
vebali õdeyeceksin acaba?
Tutki sabir taşıda olsam,
Bir daha Vuslata erişememeyi bilmek,
benim kaldıracağım bir yük değil.
Be hey insafsız elini vijdanına koy!
bir daha seni göremiyecek olmam,
hiçmi sızlatmaz o taşlaşmış yüreğini
Nolur bir kez daha düşün bunları!
Penceremdeki Papatyaların õnrümden
zamansız koparılan takvim
sayfaları gibi sıra sıra düşen
yapraklarını düşün gitmeden õnce.
Her iç çekişimde mor menekşelerin
yüzünde açan renk serenomisinin
ardından solan yapraklardan
sızan mücizevi mürekebi,
Sayende bõrtü bõcekle aramızdaki
trajikomik işaret dilini düşün!
Maviye çalan sevdam aşk mahseninde
git gide kristalleşiyorken,
hatta hayal dünyamada her dudak
temasında elmasa dönüşüyorken
Şimdi Kör kuyularamı savuracaksın beni?
Hangi bilinmeze gidersen git!
Sırat kõprüsünü geçerken bile hep seni
sayiklayacağımı unutma gitmeden õnce!
Içimdeki bu uhte sana
doymazlığımin resmidir.
Bu kanlı göz yaşlarımdaki seni,
Ve Umutsiz sevdaliların
kervanına kattığın bu beni,
Nasıl teseli edeceksin gitmeden once?
Şu fevri yaklaşimlarımı,
asabımi bozan baş ağrılarımı
nasıl dindireceksin acaba?
Daha ilk yudumda yarlanan sıgaramı,
İçimdeki huzursuzluğun edepsizce
dişa vurumunu nasil teskin
edeceksin gitmeden önce?
Pembe düşlerin peşinde talan
edilirken tek tek hayallerim,
soğuk ruzgarlarda yele verdiğin
unutlarımın kalan kıtıntılarını
sımsıkı kapatırken avuçlarımda,
Ard arda düsen kanlı gõzyaşlarımın
hesabını nasıl vereceksin gitmeden önce?
Gecenin derinliğine serpilmiş hüzün
saçan yıldızları düşün nolur!
Sensizliğin her zerresinde beni
kendine çeken girdapları ve muhtemel
buhranları düşün gitmeden õnce!
bu şaşırtan döngū kaç eylül
daha dayanabirki yokluğuna?
Be hey vijdansız
Beni şu soğuk duvarların
arasında sevgisiz şevkatsz
bırakıp gidiyorsun diyelim...
Bari bu sonu gelmeyen karanlık
geceyi usulca ört üzerime
Gitmeden önce.
Her aklına geldığimde
illede geceyi düşün!
Zifiri karanlığı, göğūn derinliğide
yankılanan tüylerini diken diken edecek
ah'larımı ve inlemelerimi düşün!
Gitgide yaklaşan
süliyetimi, sebepsiz
yaprak hışırtılarında,
Her kapı ve pencerelerin
gıcırdayışında sana olan
doymazlığımı düşün giitmeden õnce!
bunları mutlaka düşün sevdiğim!
Nolur iyi duşun gitmeden õnce!
Yedi düvel, yedi cihan
üstüme gelse bile,
Hayatımın hiçbir evresinde,
Hiç kimseye yalvarmamıştım böyle..
İncelmemişti boynum bu kadar hiç.
Oysa şimdi gururumu ayaklar altına
alarak sana son defa yalvariyorum...
bey hude olduğunu bilsemde, bu gõk kubenin
altında illelebed kulaklarında
yankılanacak son haykırışımı yapıyorum:
"Gitme"!
Yada hiç olmasa kal biraz daha nolur!
Sana envai isimleriyle bezenmiş
kafilli şiirlerle methiyeler dizmek
sana olan doymazlığımın
yanında õyle fukara kaliyorki..
Helede bõyle içim yaniyorken,
Çok anlamsız kalıyor süslü cümleler.
Hani Nasıl desem, Kıfayetsiz
kalıyor cafcaflı kelimeler.
Biliyorum..
sana olan bu doymazlığım
benimle mezara kadar gidecek.
Birazcık vijdanın varsa,
seni sayiklamaktan Lal olan bu dilimi,
Ve kulaklarımı sağır eden
sesiz çığlığımı duy nolur!
Bir ömür boyu ahenksiz
kalp atışlarınına,
sonu gelmeyen yürek yangınlarına
mahküm etme! şõyle bir dön
ardına bir daha bak yüzüme!
Beni bõyle rüsva etme!
Bir damla suya hasret çöl'leşen
topraklar gibi hala hep susuzum sana..
Daha elini bile tutmadan sensiz
kalan benzi soluk tenimin vebali
boynundayken, ve gecenin bir
vakti sana her susadığımda ağzımı
dayayarak kana kana içtiğim
musluğun bille metal bıkkınlığının
hesabını yapmadan gidersen,
Hangi cehhenem ateşiyle bu
vebali õdeyeceksin acaba?
Tutki sabir taşıda olsam,
Bir daha Vuslata erişememeyi bilmek,
benim kaldıracağım bir yük değil.
Be hey insafsız elini vijdanına koy!
bir daha seni göremiyecek olmam,
hiçmi sızlatmaz o taşlaşmış yüreğini
Nolur bir kez daha düşün bunları!
Penceremdeki Papatyaların õnrümden
zamansız koparılan takvim
sayfaları gibi sıra sıra düşen
yapraklarını düşün gitmeden õnce.
Her iç çekişimde mor menekşelerin
yüzünde açan renk serenomisinin
ardından solan yapraklardan
sızan mücizevi mürekebi,
Sayende bõrtü bõcekle aramızdaki
trajikomik işaret dilini düşün!
Maviye çalan sevdam aşk mahseninde
git gide kristalleşiyorken,
hatta hayal dünyamada her dudak
temasında elmasa dönüşüyorken
Şimdi Kör kuyularamı savuracaksın beni?
Hangi bilinmeze gidersen git!
Sırat kõprüsünü geçerken bile hep seni
sayiklayacağımı unutma gitmeden õnce!
Içimdeki bu uhte sana
doymazlığımin resmidir.
Bu kanlı göz yaşlarımdaki seni,
Ve Umutsiz sevdaliların
kervanına kattığın bu beni,
Nasıl teseli edeceksin gitmeden once?
Şu fevri yaklaşimlarımı,
asabımi bozan baş ağrılarımı
nasıl dindireceksin acaba?
Daha ilk yudumda yarlanan sıgaramı,
İçimdeki huzursuzluğun edepsizce
dişa vurumunu nasil teskin
edeceksin gitmeden önce?
Pembe düşlerin peşinde talan
edilirken tek tek hayallerim,
soğuk ruzgarlarda yele verdiğin
unutlarımın kalan kıtıntılarını
sımsıkı kapatırken avuçlarımda,
Ard arda düsen kanlı gõzyaşlarımın
hesabını nasıl vereceksin gitmeden önce?
Gecenin derinliğine serpilmiş hüzün
saçan yıldızları düşün nolur!
Sensizliğin her zerresinde beni
kendine çeken girdapları ve muhtemel
buhranları düşün gitmeden õnce!
bu şaşırtan döngū kaç eylül
daha dayanabirki yokluğuna?
Be hey vijdansız
Beni şu soğuk duvarların
arasında sevgisiz şevkatsz
bırakıp gidiyorsun diyelim...
Bari bu sonu gelmeyen karanlık
geceyi usulca ört üzerime
Gitmeden önce.
Her aklına geldığimde
illede geceyi düşün!
Zifiri karanlığı, göğūn derinliğide
yankılanan tüylerini diken diken edecek
ah'larımı ve inlemelerimi düşün!
Gitgide yaklaşan
süliyetimi, sebepsiz
yaprak hışırtılarında,
Her kapı ve pencerelerin
gıcırdayışında sana olan
doymazlığımı düşün giitmeden õnce!
bunları mutlaka düşün sevdiğim!
Nolur iyi duşun gitmeden õnce!
Geceye Dair Şiir 2020
Reviewed by Arjinin Günlüğü
on
Haziran 17, 2020
Rating:
Hiç yorum yok:
Selam hoşgeldiniz sayfamıza